Biz Kimiz
Bizler İslam'a, ahlaka, vicdana ve milli örfe uygun, güzel işler yapmak için biraraya gelmiş insanlarız. Hiçbir yapıya bağlılığımız yoktur, bağımsızız!
Amacımız
İçinde yaşadığımız toplumun daha huzurlu, mutlu ve sorunlardan uzak yaşaması. Bu amaçla "Müslümanım" diyen fertlerin İslam Dini'nin gereklerine uymasını güzellikle sağlamak ve toplumdaki tüm bireylerin sosyal nizama uyması için çabalamak.
MİLLİ KUVVETLER HAREKETİ NASIL DOĞDU?
İslam dininin en önemli ve etkili emirlerinden biridir emri bil maruf, nehyi anil münker; Türkçeleştirilmiş haliyle: İyiliği emredip kötülükten sakındırmak / alıkoymak.
Yapılması halinde toplumlara hayat verip ihya ederken; terkedilmesi, yapılmaması halinde bireylerin ve toplumların imha sebebidir.
Gelin bu sözlerimizi delillendirelim:
“İçinizde, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Ali İmran Suresi 104. Ayet Meali)
"...onlar, (İsrailoğulları) birbirlerine hiçbir münkeri yasaklamadılar. Yemin ederiz ki yapmakta oldukları şey çok kötü idi..." (Mâide Suresi, 78-79. ayetler)
"Yavrum, namazı gereği üzere kıl, iyiliği emret ve fenalıktan alıkoy. Bu hususta sana isabet edecek olan eziyete katlan. Çünkü bunlar, kesin olarak farz kılınan işlerdir" (Lokman Suresi, 17. Ayet Meali)
“Kim bir kötülük görürse, onu eliyle değiştirsin. Şayet eliyle değiştirmeye gücü yetmezse, diliyle değiştirsin. Diliyle değiştirmeye de gücü yetmezse, kalbiyle düzeltme cihetine gitsin ki bu imanın en zayıf derecesidir.” (Müslim, Îmân 78)
“Canımı elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz ama duanız kabul edilmez.” (Tirmizî, Fiten 9)
"Cenâb-ı Hakk azınlığın ameliyle çoğunluğa azab vermez. Ancak çoğunluk, aralarında azınlığın münker (fena) amellerini görürler, fakat müdâhaleye güçleri yettiği hâlde seslerini çıkarmazlar. Onlar böyle davrandıkları için Cenâb-ı Hakk azınlığa da çoğunluğa da birlikte azab gönderir." (Müsned 4, 192)
"Yâ Resûlallah! İçinde iyilerin de bulunduğu bir memleket helak olur mu?"
"Evet, helak olur!"
"Nasıl olur yâ Resûlallah?"
"İsyana, kötülüklere sükût etmeleri ve bu suretle dine ihanet etmeleri sebebiyle!" (Taberani)
"Siz iyiliğin tamamını işlemeseniz dahi iyiliği emredin. Siz kötülüğün tamamından sakınmasanız dahi kötülükten sakındırın." (Taberani)
“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen; iyiliği emredip, kötülüğü de yasaklamayan bizden değildir” (Tirmizî, Birr, 15.IV, 322)
"Ey mü'minler, yalvar yakar olmanıza rağmen dualarınız kabul olmayacak durumlara düşmezden önce iyiliği (ma'rufu) emir ve kötülükten de men ediniz." (Müslim, İman 80)
"Ya ma'rufu emreder, münkerden de nehyedersiniz, yâhut Allah şerlilerinizi hayırlılarınıza mutlaka musallat edecektir. O zaman hayırlılarınız dua etse de duaları kabul edilmez." (Tirmizi, Kitabul Fiten)
“Siz ya iyiliği emredip kötülüğü yasaklayacaksınız ya da Yüce Allah size zalim bir idareci musallat edecektir. O idareci sizin büyüklerinize saygı göstermez, küçüklerinize merhamet etmez. İyileriniz ona beddua eder ancak bedduaları kabul edilmez. Allah’tan yardım isterler fakat yardım görmezler. Allah’tan günahlarının bağışlanmasını dilerler fakat bağışlanmazlar” (Tenbihu’l-Muğterrin, sayfa: 163)
“Ey Allah’ın Resûlü! İçimizde iyiler de olduğu halde helâk olur muyuz?”
“Kötülük ve günahlar çoğaldığı vakit, evet” (Buhârî, Fiten 4, 28; Müslim, Fiten 1. Buhârî, Enbiyâ 7, Menâkıb 25; Ebû Dâvûd, Fiten 1; Tirmizî, Fiten 23; İbn Mâce, Fiten 9)
"Hz. Ebu Bekir (radıyallahu anh) Cenâb-ı Hakk'a hamd ve senadan sonra buyurdu ki: "Ey insanlar! Sizler şu âyeti okuyor ve fakat yanlış anlıyorsunuz: 'Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Doğru yolda iseniz sapıtan kimse size zarar veremez.' (Maide, 105).
Biz Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in: 'İnsanlar, zâlimi görüp elinden tutmazlarsa, Allah'ın, hepsine ulaşacak umumî bir belâ göndermesi yakındır.' dediğini işittik." Keza ben, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın: 'İçlerinde kötülükler işlenen bir cemiyet, bu kötülükleri bertaraf edecek güçte olduğu halde, seyirci kalır, müdâhale etmezse, Allah'ın hepsini saran umumî bir belâ göndermesi yakındır.' dediğini işittim." (Ebu Dâvud, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 8; İbnu Mâce, Fiten 20)
“Eğer ümmetim bir zalime “Ey zalim!” demekten korkar hale gelmişse, artık onun varlığı ile yokluğu arasında bir fark yoktur. Allah da onları orta yerde bırakır. Onlara yardım etmez, zelil kılar. Onları yapacakları isyanlarıyla (ve karşılaştıkları zulümlerle) baş başa bırakır.” (bk. Münavi, Feyzu’l-Kadir,1/354; Ramuz el e-hadis, 46. sayfa, 8. hadis)
"Ya iyiliği emredip kötülükten nehyeder, zalimin elini tutup zulmüne mani olur, onu hakka döndürür ve hak üzerinde tutarsınız ya da Allah kalplerinizi birbirine benzetir, sonra da İsrailoğullarına lanet ettiği gibi size de lanet eder” (Ebu Davud, Melahim 17)
“Allah’ın emirlerine uyanlarla uymayanların durumu, bir gemi için kura çekenlere benzer. Bir bölümü geminin üst kısmına düşmüş, diğerleri de alt kısmına düşmüştür. Alt kısımda kalanlar, su ihtiyacı olduğu zaman üst güverteye çıkıp su ihtiyacını gidermektedirler. Onlar şöyle derler: ‘Bizim bölümden bir delik delelim de üsttekilere eziyet etmeyelim.’ Eğer üsttekiler, onlara ilişmez de serbest bırakırsa, hepsi helâk olur. Ellerinden tutup engel olurlarsa onlar da kurtulur, kendileri de.” (Buhari)
"Sizde iki sarhoşluk ortaya çıkmadıkça Allah tarafından gelen hak din üzere devam edersiniz: Cehâlet sarhoşluğu ve dünyaya aşın düşkünlük. Siz iyiliği emreder, kötülüğe engel olur ve Allah yolunda cihad ederken içinizde dünya sevgisi oluşuverince iyiliği emretmez, kötülüğe engel olmaz ve Allah yolunda cihadı bırakırsınız. O gün Kitap ve sünnetin emirlerini yaymaya çalışanlar Ensâr ve Muhâcirlerden İslâm'a ilk giren kimseler gibidirler'' (Bezzâr, Mecmau'z Zevâid, VII, 271)
Hz. Osman şöyle buyurmuştur:
“Kötüleriniz size musallat olmadan, iyileriniz onlara beddua etmeden ve onların duaları kabul edilmeden önce, iyiliği emredip kötülükten men edin” (Kenzu’l Ummal)
“Eski milletlerden bir kısmına deprem ile azap yapıldı. İyiler de helak oldu. Çünkü günah işlenirken susmuşlar, önlememişlerdi.” (Hadis - Taberani)
“Hz. Ayşe rivayet eder ki Peygamberimiz buyurdu:
-Allah, içinde amelleri, peygamberlerin amelleri gibi olan 18.000 kişinin de bulunduğu bir şehrin bütün insanlarına azap gönderdi.
- Ya Rasulullah! Amelleri böyle olan bir şehrin insanlarına neden azap gönderilir?
- Allah rızası için kimseye kızıp, kötülüğü nehyetmezlerdi” (Kimyayı Saadet)
"Ümmetimin bir kısmı, kabirlerinden maymun ve domuz şeklinde kalkar. Bunlar, Allah' isyan edenlere, nehy-i münker yapmayan kimselerdir" (Ebu Nuaym)
"Bir toplumda gücü yettiği halde günah işleyenlere mani olmayanlar, ölmeden önce de Allah Teala'nın azabına maruz kalırlar" (Hakim)
"- Sizden kimse nefsini hakir görmesin.
- Ey Allah'ın Resûlü; kişi nefsini nasıl hakir görür?
- Allah için, üzerine söz terettüp eden (fena) bir durum görür, fakat hiç ağzını açmaz. Cenâb-ı Hak kıyamet günü kendisine sorar:
"Şu falanca şey hakkında gerçeği söylemekten seni ne alıkoydu?"
O kul cevap verir:
"Halk korkusu (insanlardan korktuğum için sesimi çıkarmadım)."
Allah o zaman şöyle der: "Asıl benden korkman gerekirdi." (İbn-i Mâce, Fiten 20)
"Allah Teala Yuşa bin Nun’a şöyle vahyeder:
”Kavminin hayırlılılarından kırk bin, şerlilerinden de altmış bin kişiyi helak edeceğim”
Hz Yuşa: ”Ya Rabbi, şerli olanlar tamam; hayırlı olanların suçu ne?”
Allah Teala cevap verir:
"Onları, asilerle düşmanlık etmeyip, onlarla oturup kalkmaktan ve hiç münasebet kurmaktan kaçınmadıkları için helak ederim" (Kimyayı Saadet, sayfa 307)
Hz. Ebubekir: “Kendilerini engelleyebilecekleri kadar güçleri olduğu halde ümmet, içlerinde Allah’a isyan edenlere engel olmaz ve onlara karşı çıkmazsa, Allah üzerlerine bir bela indirir. Sonra da bu belayı onlardan uzaklaştırmaz” (Kenz 2/138 (Beyhaki’den))
Gördüğünüz gibi bu amelin terkedilmesi halinde çok büyük felaketlerin bizi beklediği açıktır.
Günümüzde ne yazık ki içinde yaşadığımız toplumda bu amel ya ferdi bir şekilde yapılmaktadır ya da bazı cemaatler tarafından cüz'i şekilde dar bir cephede, sadece belirli konu, olaylara has olarak yürütülmektedir. Oysa Peygamberimiz "Her kim bir münker görürse eliyle düzeltsin..." diyerek, karşısında harekete geçilecek konuyu daraltmamış tam tersine hayatın tamamına bu ameli yaymıştır.
Üzücüdür ki bu amelin terkedilmesinin sebepleri hep dünyevidir. Bu işi yapanlar genellikle insanların çoğu tarafından sevilmez, karalanır, hor görülür ve kendi yurdunda Garip bırakılır. Çünkü insan nefsi, hatasıyla uyarılmaktan hoşlanmaz, hatasının söylenilmesini sevmez. Bunu yapanı da karalamaya, kötülemeye kalkar.
Çoğu kişi de bu sevilmeme, karalanma durumunu yaşayacağını bildiği için nemelâzımcılık yaparak bu ameli terk eder. Terkeder çünkü uyaracağı kişilerle olan ilişkisi zedelenirse para, mal, etiket, makam, itibar kaybedeceğini düşünür.
Bu üzücü tespitleri yaptıktan sonra şahsi, ailevi, milli ve ümmetsel hayrımız için harekete geçme kararı verdik.
İyiliği emredip kötülükten sakındırma amelini düzenli, sürekli ve sistemli bir şekilde yapabilmek için Milli Kuvvetler hareketini kurduk.